Uğur Mumcu’yu sevgi seli ile andığımız bugün, Orhan Erinç’i toprağa veriyoruz. Bazılarında grip kadar bile ziyanlı olamayan günümüzün metastaz yapmış virüsleri, sıhhat sıkıntıları olan şahısları yakaladığında ortamızdan koparıp yeni sonsuza uzanan seyahatlerine zalimce uğurluyorlar. 1966 yılında Cumhuriyet gazetesine ayak bastığım gün, istihbarat şefimiz olarak Orhan Erinç ile tanışmıştım. Acı tatlı günleri ile uzun bir seyahati paylaştık.
Yumuşak insan münasebetleri ile uyumlu kolay kolay “Orhan ağabey” olarak tanınmıştı. Gazetecilik meslek örgütlerinde de iç içeydik. Sendika idaresindeki vazife süreçlerimiz, başkanlığa kadar uzanmış olarak, halef-selef bağlantımız de kıdem farklılıklarımızla uyumlu gelişmişti. O Turguy Olcaytoy’dan evvelki cemiyetin lideri olduğunda ben TGS’deki misyonu devralmıştım. İki uzmanlık meslek örgütü olarak tıpkı çatının altında kat farkı ile çalışmalarımızı yürütürken taktik olarak sil baştan elimizden alınmak istenen 212 sayılı yasamızı korumak için ortaklaşa çalışacaktık.
Erinç, iş garantisinin çıkarılmasına çalışan Ecevit koalisyonu hükümeti içindeki Başbakan Yaşar Okuyan’ı davet edecek biz de bizi ilgilendiren içerik üzerinden durumumuzu öğrenecektik. Aydın Doğan ile Erdoğan liderliğinin, Ulusal Görüş’ten kopuş, Fethullah Gülen kimliği üzerinden yapılmış ittifak içinde gazetecilerin harcanmak istendiğini bilemezdik. Sonuç olarak gerçeğinde MHP’nin günümüzdeki lideri başrolde, Ecevit hükümetinin yıkılış fermanı verilmişken Gülen cemaati ittifakında kutsanan 2002 uzlaşmasında Ecevit koalisyon iktidarı yıkılsa da Ecevit’in ilaçlarla uyutulmak istenmesi operasyonuna rağmen, sabaha yaklaşan saatlere kadar gazetecilik kimliğine saygılı Meclis oturumundaki duruşu sayesinde 212 yürürlükten kaldırılamadı. Uğurladıklarımızın yolları daima açık olsun..