Kardiyoloji Kısım Lideri Prof. Dr. Bilal Boztosun, teknolojinin az geliştiği devirlerde, kalp tomografisi, ekg, ekokardiyografi üzere tetkiklerin yapılamadığı hastaların yüz, kulak, parmak ve saçlarındaki değişimlere bakılarak kalp hastalıklarının tespit edilmeye çalışıldığını aktardı.
Eskiden koroner arter hastalığının bedendeki değişimlerle takip edildiğini söz eden Boztosun, “Kulak göğsünde çizgi olanlarda kalp damar hastalığı ve felç geçirme mümkünlüğü yüksek kabul ediliyordu. Bu çizgi her iki kulakta da bulunuyorsa riskin daha yüksek olduğu düşünülüyordu. İşaret parmağı yüzük parmağından uzun, göbek etrafı büyük, göz kapaklarında ve etrafında oluşan yağ birikintisi ve başın zirve noktasındaki saç dökülmesi, belirti olarak sayılıyordu. Ayrıyeten otururken dizlerini kırmadan ayak baş parmağına değemeyen insanlarda da kalp damar hastalıkları daha çok görülürmüş. Günümüzde artan teknolojiyle 15 saniyede yapılan kalp tomografisi (BT anjiyo) sayesinde daha süratli ve kesin sonuçlar alabiliyoruz. Teşhisin süratli ve kesin olması tedaviyi de başarılı kılıyor” değerlendirmesini yaptı.
Boztosun, genetik yatkınlığın haricinde tütün eserleri, hareketsiz ömür, yüksek tansiyon ve kolestrolun kalp ve damar hastalığı riskini yükselttiğini vurgulayarak, sağlıklı hayat ve istikrarlı beslenmenin kalp sıhhatini müdafaanın anahtarı olduğunu bildirdi.