Betül Topaklı / Milliyet.com.tr – Haydar Mursaloğlu 1983 yılında Hatay’da doğdu. Hatay’ın en esaslı ailelerinden birine mensup olan Haydar’ın dedesi kentin kurucusu ve tek cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen. Mursal Koca ve ailesinin soyundan gelen Mursaloğlu, Soyadı Kanunu’yla Atatürk tarafından verilen Sökmen soyadı nedeniyle farklı bir soyadına sahip. Fakat kentte herkes onları Mursaloğlu diye tanıyor. Bir kız ve bir erkek kardeşe sahip olan Haydar’ın ailesi Hatay’da çiftçilik yapıyor. ABD’de işletme kısmını bitiren Haydar’ın meslek seçimi de aile mesleği olan çiftçilikten yana oldu. Çiftçiliği çok seven ve muvaffakiyetle yapan Haydar, gönlünü Hatay’da yaşayan Merve Kit’e kaptırdı. Birbirlerine tutkuyla bağlanan çift, 2017 yılında bu aşkı evlilikle taçlandırdı. 2020 yılında ise aşklarının meyvesi biricik kızları Ada dünyaya geldi.
‘AİLE APARTMANINDA YAŞIYORLARDI’
Merve-Haydar Mursaloğlu çifti, Antakya’da aile apartmanında oturuyordu. Üst katta Haydar’ın anne ve babası, ikinci katta kuzeni, birinci katta ise Haydar, eşi ve çocuğuyla birlikte yaşıyordu. Mursaloğlu ailesinin çok memnun bir hayatı vardı. Ta ki 6 Şubat’a kadar… Haydar Mursaloğlu’nun kız kardeşi Deniz Mursaloğlu’nun telefonu saat 4.20’de acı acı çaldı. Arayan annesiydi. Deniz o anı şöyle anlattı:
“Hatay’daki aile apartmanımızın üst katında annem, babam ve bir yardımcımız yaşıyordu. 6 Şubat günü babam iş seyahatinde olduğu için konutta annem ve yardımcımız vardı. Abim ve ailesi de o gün evdeydiler. 6 Şubat saat 4 civarında annem beni aradı. Deniz, ‘Duvarlar yıkılıyor’ diyerek bağırdı.”
‘ANNE 4 SAAT SONRA ÇIKARILDI’
Anne kızını aradığı tam da o anlarda 10 vilayette olduğu üzere Hatay’da da asrın felaketi yaşanıyordu. Anne evvel oğlu Haydar’ı, sonrasında ise Merve’yi aramış lakin onlara ulaşamamıştı. Alt kattaki oğluna ulaşamadığı üzere sesini de duyuramamıştı. Fakat 4 saatin sonunda onun ve yardımcısının sesini yan komşu duydu. Böylelikle olduğu yere çöken binadan sapasağlam çıkmayı başardılar. Merve’nin anne ve babası da Hatay’da yaşıyordu fakat Hatay’da tabir yerindeyse kıyamet yaşanıyordu. Bu nedenle kızlarının konutuna gelmeleri saat 07.00’yi buldu. Baba, çok seslenmiş fakat onlardan bir ses gelmemişti. Yalnızca apartman görevlisinin eşi Fatoş Yıldırım sesini duyurmayı başarmıştı. Fatoş, akrabalarının yardımıyla enkazdan çıkarıldı.
‘ENKAZDAN SES DUYANLAR VAR’
Deniz ve Cem ağabeyi İstanbul’da yaşıyordu. Annesi arayınca çabucak yola çıktılar. Lakin haberi duyan herkes yola çıkmıştı. Bu nedenle Hatay’a fakat akşam varabildiler. Onları meskenin önünde anneleri karşıladı. Çıkmayı başarmıştı lakin Haydar ağabeyi ve ailesini göremediler. Anne çocuklarına, meskenin yavaş yavaş çöktüğünü anlattı. Deniz, ağabeyi ve ailesinin enkaz altında kaldığını fakat çok kısa bir vakit sonra çıkacaklarını düşünüyordu. Çabucak akrabalarına haber vererek kendi imkanlarıyla kurtarma çalışmalarına başladılar. Bu çalışmalar üç gün boyunca devam etti. Enkazdan bir ses duymamışlardı lakin kulaklığıyla ses dinleyen bir istekli enkazdan ses geldiğini söyledi. Yaşanan bu gelişme onların umutlarını daha da artırdı.
4 KİŞİ BULUNAMADI
Artık arama kurtarma grupları de enkazdaydı. Ses aldıklarını söylüyorlardı. Madenciler de açtıkları tünellerle enkaza girdiler. Yapılan çalışmada Ada’nın bakıcısı Babirye Florence’in ve apartman vazifelisi Murat Yıldırım’ın cansız vücutlarına ulaşıldı. Aramalar tüm süratiyle devam ediyordu lakin Haydar, Merve ve Ada hiçbir yerde yoktu. Bir de apartman görevlisinin kızı Aslı Yıldırım’a ulaşılamıyordu. Aramalar 8 gün boyunca devam etti. Günlerce aranan enkaz yavaş yavaş vinç ve kepçeyle kaldırılmaya başlandı lakin Mursaloğlu ailesi enkazdan çıkmıyordu.
“Depremin sonraki günü akşama yanlışsız apartmanda yangın çıktı. İtfaiyeye çok sıkıntı ulaşıldığı için yangını söndürmek epey güç oldu. Abim ve ailesi enkazda bulunamayınca yanıp kül oldukları düşünüldü. Lakin bize üç yetişkin bir de bebeğin kemiklerini yakacak kadar bir yangın olmadığı açıklaması yapıldı.”
‘ARAMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Titizlikle enkazın her tarafı aranmıştı fakat Haydar, Merve ve Ada’ya ulaşılamamıştı. Aileler DNA örnekleri verdi. Kimsesizler mezarlığına baktı. Fotoğrafları toplumsal medyada çokça paylaşıldı, hastanelere dağıtıldı. Lakin ailenin bulunmasına ait en ufak bir gelişme bile olmadı. Yaşanan durumu hiçbir biçimde kabul edemediklerini söyleyen Deniz, “Nerede olduklarını bilmiyorum. Herkes bir biçimde elinden geleni yapıyor. Binanın çabucak değil de birkaç dakika sonra yıkıldığını söyleyenler var. Şayet öyleyse çıktılar, yaralı olarak birileri onları hastaneye götürdü ve yolda başlarına bir şey geldi. Biz abim ve ailesi ile ilgili olarak her türlü aramayı sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.