Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu “İktisadi İş Birliği ve Kalkınma Teşkilatı” (OECD) dünyadaki birinci bölge ofisini Türkiye’de açtı. Hususla ilgili detayları OECD Genel Sekreteri Mathias Cormann, CNN Türk’te anlattı. Cormann konuşmasında şu sözleri kullandı:
Deprem faciasıyla başlamak istiyorum. Türkiye yüzyılın en berbat afetini yaşadı. OECD bu süreçte nasıl yardımlarda bulundu? Ekonomik toparlanmanın yol haritası nasıl olacak?
“Bu yıkıcı felaketin akabinde, depremzede yakınlarıyla birlikte yas tutmayı sürdürüyoruz. Kalbimiz dünyanın her yerindeki Türklerle. Burada önemli bir uluslararsı finansal yardım akışı gördük. Şu ana kadar 190 milyon dolarlık takviye geldi. Bu çok kıymetli. Bunun yarısından fazlası OECD’nin Kalkınma Yardımları Komitesi DAK’ın üyelerinden geldi. OECD olarak, kurucu ülkelerimizden ve bedelli üyelerimizden Türkiye ile, finansal dayanağın gerçek biçimde kullanıldığından emin olmak için elimizden gelen takviyesi yapmaya, birlikte çalışmaya hazırız. Türkiye’deki yetkili kurumlarla çalışmayı sürdüreceğiz.
OECD’nin birinci bölgesel merkezini İstanbul’da açtınız. Türkiye’yi seçmenizin sebebi nedir? Bu ofis, Türkiye ve OECD iş birliğini derinleştirme tarafında nasıl yarar sağlayacak?
Türkiye ve bilhassa İstanbul epey çok stratejik bir pozisyona sahip. Türkiye, Avrupa ve Asya ortasında bir köprü. İstanbul, Avrupa’yı, Asya’yı ve Kuzey Afrika ve Orta Doğu’yu birbirine bağlıyor. Bunların hepsi, OECD faaliyetleri açısından çok kıymetli. Zira dünya çapında daha yeterli ömürler için daha uygun siyasetler sağlamayı hedefliyoruz. Bu merkez üzerinden bu bölgelerde iş birliğini artırmayı hedefliyoruz. Ayrıyeten günümüzün problemleriyle baş edebilmek için en güzel uygulamaları ve en düzgün siyasetleri teşvik etmek istiyoruz.
BM yakın vakitte yeni bir iklim raporu ve beraberinde bir ikaz yayınladı. Genel Sekreter Antonio Guterres, “iklim bombası çalışıyor” dedi. OECD olarak iklim kriziyle gayrette kendinizi nerede görüyorsunuz? Türkiye’nin rolü hakkındaki görüşleriniz nedir?
İklim krizi çok acil ve bunu süratli ve tesirli biçimde çözmemiz çok kıymetli. Yeterli haber şu: Dünya çapında birçok ülke net sıfır salınıma ulaşma gayesi koydu. Türkiye de bu ülkelerden biri. Buradaki değerli konu şu: Ülkelerin münferit gayretleri, global çapta tesirli olmalı. Dünyanın bir noktasında alınan tedbirler yüzünden, karbon salınımına yol açan faaliyet ve istihdamın öbür bir noktaya taşınması işe yaramaz. Hatta ekonomik çıktıya nazaran bu salınımları artırabilir bile. Yani bize daha fazla global iş birliği gerek. Dünyanın farklı noktalarındaki ülkelerin salınım azaltma amaçlarına ulaşma yolları konusunda karşılıklı mutabakat lazım. OECD burada devreye giriyor. Global iş birliğini ve uyumu artırmak için arabuluculuk yapabiliriz. Bunu da data ve bilgi paylaşmıyla başarabiliriz. Delile dayalı müşterek eğitimlerle başarabiliriz. Kapsayıcı ve çok taraflı diyalog için bir platform sağlayabiliriz. Gelişmiş yükselen piyasalarla, gelişmekte olan ekonomileri bir ortaya getirebiliriz. Tek ve herkesin eşit olduğu bir masada toplayabiliriz. Burada ülkelerin münferit salınım azaltma adımlarının global tesirlerini nasıl en güzel formda yönetebileceğimizi konuşabiliriz. Bunu öbür alanlarda yaptık. Bu türlü kapsayıcı ve çok taraflı arabuluculuk işleri konusunda sağlam bir karnemiz var. Türkiye de bu görüşmelerin, bu projenin kalbinde bulunuyor. Bu değerli projeyi yürütürken Türkiye’nin devamlı takviyesini de iple çekiyoruz.”