Türkiye Verimlilik Vakfı Lideri Cemalettin Kömürcü, bu yıl Verimlilik Haftası’nda “Sürdürülebilir Verimlilik ve İnovasyon” temasıyla sürdürülebilir büyümeyi desteklemeye yönelik çalışmalara dikkatin çekileceğini bildirdi.
Verimlilik Haftası’nın bu yıl “Sürdürülebilir Verimlilik ve İnovasyon” temasıyla 13-19 Nisan‘da kutlanacağını söyleyen Kömürcü, bu temayla sürdürülebilir büyümeyi desteklemeye yönelik çalışmalara dikkati çekmenin amaçlandığını ve temanın hem ekonomik hem de çevresel sürdürülebilirlik açısından kıymetli olduğunu lisana getirdi.
Kömürcü, ekonomik sürdürülebilirlik için işletmelerin ve bireylerin daima gelişim göstermeleri gerektiğine işaret ederek, “Çevresel sürdürülebilirlik açısından ise güç ve kaynak kullanımının aktifliği, atık idaresi ve karbon emisyonlarının azaltılması üzere mevzulara bilhassa vurgu yapılacaktır” dedi.
ANAHTAR İSRAFI AZALTMAK
Kömürcü, sürdürülebilir bir iktisatta israfın önüne geçmenin değerli olduğunu, israfın azaltılması, doğal kaynakların ve gücün daha faal kullanılmasının ekonomik büyümeyi destekleyeceğini ve etrafa verilen ziyanı azaltacağını belirterek şöyle devam etti:
“İsrafın önüne geçmede üç ana faktör var. Bunlar şuur ve farkındalık düzeyinin artırılması, teknolojik inovasyon ve verimlilik artışı ile yasal düzenlemeler ve siyasetlerin yapılması. Kıymetli bir faktör daha var ki bence en tesirli prosedürdür. Önümüzde bu mevzuda da büyük bir örnek var; Sıfır Atık Projesi
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİYLE UĞRAŞ ŞART
Kömürcü, Türkiye’nin 2053’te net sıfır emisyon gayesine ulaşmayı başaracağını lisana getirerek, Türkiye’nin Paris Anlaşması‘na taraf olmakla birlikte başlattığı “Yeşil Kalkınma” atağı çerçevesinde iklim değişikliğiyle uğraşta değerli adımlar attığını söyledi.
Verimlilik kavramının yalnızca bir haftalık süreçte gündeme gelmesinin yetersiz olduğunu vurgulayan Kömürcü, şunları kaydetti:
“Bizim üzerinde durmamız gereken en kıymetli şey, her kurum, kuruluş ve işletmenin kaliteyi daha ön planda tutarak verimliliklerini nasıl artırabilecek olmasıdır. Verimliliğin artırılması ve bu bahiste farkındalık yaratılması süreklilik isteyen bir mevzu. Dünyayı saran tüketim çılgınlığıyla tabiattaki kaynaklar hızla tüketilmektedir. Birleşmiş Milletlerin düzenlediği doruklarda bu husus masaya yatırılarak gelecek jenerasyon için yaşanılabilir bir dünya bırakmanın yolunun öncelikli olarak iklim değişikliğiyle uğraştan geçmekte olduğu net bir formda belirlendi.”