Ziraat Türkiye Kupası Çeyrek Final evresinde Fenerbahçe, Kayserispor’u 4-1’lik skorla mağlup etti ve yarı final biletini aldı. Sarı-lacivertlilerin farklı zaferine karşın taraftarların reaksiyonu devam etti.
Fenerbahçe’nin Kayserispor maçındaki galibiyeti ve tribünlerin yansısını Ercan İtimat kıymetlendirdi. Ercan İtimat kritik gayret sonrası dikkat çeken tabirler kullandı.
İşte Ercan İnanç’ın “Bipolar bozukluk” başlıklı yazısı…
Fenerbahçe ekip değil de ismi “Sarı” soyadı “lacivert” bir adam olsa, o denli uzun uzun muayeneye, konsültasyona falan gerek yok; Beşiktaş ve Kayserispor’a karşı tesir ve reaksiyonlarına, tepkilerine bakan bir psikiyatrist, raporu muharrir:
Bipolar!..
Maazallah, kişinin duygudurumundan başlayıp, gücünde ve toplumsal aktiviteleri tamamlama yetisinde ıstıraplara neden olan bir arıza yani.
“Hastanın” ne yapacağını şaşırmış ve kendisi de tuhaf davranışlara başlamış ailesi ise taraftar.
Öyle ya… Dört gün ortayla içine kapanık, işini gücünü etkileyen depresyondan, kazanan bir hale nasıl gelebilir insan? Aşık olduğu kulübünü kazanırken durdurmaya nasıl uğraşabilir tribünler?
Lakin kelam konusu birey değil, bir düzineden fazla kültür ve davranış özelliğinden gelmiş futbol grubuysa, ve bu ekibin gerçek potansiyeli Kayserispor maçında aldığı skordan fazlasıysa, tribün üçte teğe düşmüş ve deplasman tribününe dönmüşse, git-gellerin nedeni öbür adreslerde ve farklı motivasyonlarda olmalı.
İsteyen Jorge Jesus’u işaret edebilir, isteyen Ali Koç’u…
Bu grupta bir arıza var lakin nerede?
Jorge Jesus’a nazaran Kayserispor kolay bir rakip olmalıydı ki, derbilerde kurduğu 3’lü savunmayı bu sefer dörtlü haline getirmişti. Tabi, yeniden kimsenin ummadığı sürpriz adamlar da serpiştirmişti takıma.
Oyuna emek koyanların başında gelen Valencia, Beşiktaş derbisinde kaçırdığı penaltının kefaretini ödemek için çabaladı durdu. Lakin Valencia’nın şutları daima uzaktandı birinci devre.
Çünkü, Fenerbahçe oyun kurarken kesinlikle baskı yapıp kadro halinde topun gerisine geçen ve oyunu “yarı sahanın yarısı kadar” bir araya sıkıştıran Kayserispor karşısında Fenerbahçe’nin kadro halinde öne çıkması rakip kaleye yüklenmesi hiç kolay değildi.
Fenerbahçe’nin 8. dakikadaki golü “al da at” diyen Valencia’dan Emre Mor’a bir armağan üzereydi. Emre’nin ve Fenerbahçe’nin birinci yarıdaki ikinci golünde ise istasyon olan Serdar’ın büyük katkısı vardı. Serdar’ın tribünlerden de takdir bulan gruba katkısı bu kadarla kalmadı, ikinci yarıda Kayseri kalecisi Cenk’in yanılgısını dayanılmaz bir fırsata çevirip güya bir pivot santrafor dersi verdi. Güya “neyim eksik Pedro’dan, King’den” der üzereydi Serdar. Çok bekler! Pedro’nun soğuk algınlığı geçince muhtemelen yeniden kesecektir hocası!
İkinci yarıya Zajc’ın yerine Crespo’yu koyarak başlayan Fenerbahçe’nin atılımı rakibin Mensah değişiminden daha başarılı oldu.
Ancak tribünleri rahatlatmak imkansız üzereydi. Fenerbahçe her gol attığında “yönetim istifa” diye bağıran Fenerbahçe seyircisi “derbi kazanamama” serisini affetmemişti.
Hatta affetmedikleri ortasında Jesus’un gözdesi Arao da vardı. 68’de İrfan Can ve Mert Hakan ile birlikte oyuna girdiğinde de protesto ettiler Arao’yu, top ayağına geldiğinde de. Jesus tribünlere “yapmayın” mealinde ikaz zorunda kaldı. Arao’ya protesto eksilmedi arttı! Karizması zayıflamış hocanın!
Sadece 4. golde… 78’de oyuna giren ve 90. dakikada şık bir gol atan Arda ile topluca sevinebilip protestosuz alkışladı Fenerbahçe taraftarı. Yalnızca son saniyede asistini Arda’nın yapıp kaleci Cenk’in çizgiden aldığı Serdar’ın konumuna daima birlikte üzülebildi.
Bunlar “kupalar peşinde olduğu sav edilen” bir ekip için yıkıcı ve karşıt işler aslında. Ya mümkün kupalara inanmıyor Fenerbahçe taraftarı ya da telafi edilmeyecek kadar kızgınlar ve ümidi kesmişler “bazılarından”.