MİLLİYET.COM.TR ÖZEL – Pek çok kişi oruç tutarken olağan beslenme sisteminin dışına çıkıyor. Bilhassa iftar ile sahur ortasındaki çok tüketim sindirim noktasında önemli sıkıntılara yol açabiliyor. Birçok kişi sahur vaktinde kahvaltılık besinleri tercih ederken pek çok kişi de iftarda tükettiği yemeklerle sahur yapmayı tercih edebiliyor. Sahurda tükettiğimiz besinlerin sindirim sistemi için hayli değerli tesirlere sahip olduğunu lisana getiren Uzm. Diyetisyen Olcay Barış, yumurta, peynir ve ceviz tüketiminin iftara kadar olan müddette açlık hissini azaltmaya yardımcı olacağına dikkat çekti.
Aynı vakitte sahurda meyve tüketiminin de epeyce gerekli olduğunu vurgulayan Olcay Barış, “Sahurda meyve tüketimi sağlandığında gün içerisinde beden için gerekli vitamin-mineral takviyesi sağlanır” sözlerini kullandı.
SAHURUN ÇABUCAK AKABİNDE UYURSAK NE OLUR?
Sahurda yemek ve sıvı tüketiminin çabucak akabinde hareketsiz kalmanın ziyanlı olacağına dikkat çeken Diyetisyen Olcay Barış hususla ilgili şunları söyledi:
“Sahurda yemek yedikten çabucak sonra yatmayın. Bu durum reflü ve gastrit üzere mide rahatsızlıklarını tetikleyebilir.”
Bunların yanında ramazan ayında pek çok kişi gün içindeki sıvı kaybını iftar ile sahur vakti ortasında telafi etmeye çalışıyor. Olcay Barış bedenin sıvı gereksiniminin aksatmadan giderilmesi gerektiğini belirterek, bedende kaybedilen sıvının bu vakit aralığında 1.5-2 litreye ulaşacak biçimde olması gerektiğini söyledi. Çay ve kahve tüketiminin de bu mühlet zarfında epeyce değerli olduğuna değinen Diyetisyen Olcay Barış şu sözleri kullandı:
“İftar sonrasında çok çay yahut kahve tüketimi bedenin sıvı gereksinimini artırması sebebiyle normalinden daha hudutlu bir halde tüketilmeli. Bu yüzden sahur ve iftarda toplam 2-3 fincan çay-kahveyi geçmeyin.”
‘SU ZEHİRLENMESİNE YOL AÇABİLİR’
Ancak sıvı kaybını gidermeye çalışırken çoka kaçmanın da su tüketiminin çok az olması kadar tehlikeli olduğuna dikkat çeken Uzman Diyetisyen Olcay Barış, az su tüketiminin de kabızlık üzere sindirim meselelerine sebep olabileceğini, bununla birlikte çok su tüketmenin de ‘su zehirlenmesi’ sorununa yol açacağını söyleyerek ekledi:
“Aşırı su tüketildiğinde beden sıvı-elektrolit istikrarını ayarlayamıyor, kalp atışlarının hızlanmasına yol açıyor.”
Uzun müddet açlığın akabinde yenen ağır yemekler hazımsızlık sorununu de beraberinde getiriyor. Bu sorunun tahlili için ise herkesin birinci aklına gelen şey maden suları oluyor. Ancak maden suyunun yanı sıra hazmı kolaylaştırması için meyveli soda, kola üzere gazlı içecekler de tercih edilebiliyor. Gazlı içecek tüketme alışkanlığına dikkat çeken Uzm. Diyetisyen Olcay Barış, kilo sorunu yaşayan yahut yüksek kan kıymetine sahip olanlaerın gazlı içeceklerden uzak durması konusunda ihtarlarda bulundu.
HER MADEN SUYU NEDEN YARARLI DEĞİL?
Hazmı kolaylaştırmak için tüketilen maden suyunda dikkat edilmesi gereken noktalar olduğunu belirten Diyetisyen Olcay Barış, “Her maden suyu birebir sodyum ölçüsüne sahip değil. Fazla sodyum içeren maden suyu kan basıncınızı tehlikeli formda yükseltebilir. Çok sodyum alımı da tansiyon ve böbrek sıkıntılarına yol açabilir. Bilhassa tansiyon ve kalp hastaları düşük sodyum oranlı maden suyu tercih etmeli. Maden suyunda sodyum ölçüsünde 20mg/l altı düşük, 200mg/l üstü yüksek olarak açıklanıyor. Şişenin etiketinde bu kritere bakarak maden suyu tercihinde bulunmakta yarar var” diye konuştu. Barış, iftardan 1-2 saat sonra yapılan hafif tempolu yürüyüşün kan deveranını hızlandırarak metabolizmayı harekete geçirdiğini de ekledi.
Hazmı kolaylaştıracak farklı doğal usuller de bulunuyor. Uzm. Olcay Barış’ın yemekten sonra midede şişkinlik, hazımsızlık üzere sorunlar yaşayanlara önerisi, rezene, melisa, papatya, nane, zencefil üzere sindirimi rahatlatan bitki çayları tüketilmesi.
İFTARDA TEK ÖĞÜN YERİNE ARALIKLI ÖĞÜN
Gün uzunluğu süren açlığın akabinde iftarda yemeği tek öğünle süratlice bitirmek yerine yavaş yavaş aralıklara bölmek mide sorunlarına karşı epey tesirli. Bunun nasıl yapılacağını Diyetisyen Olcay Barış, şu formda anlattı:
“İftar öğününü 1 kâse çorba ile açtıktan sonra en az 15-20 dakika mola verip ana yemeğe (ızgara, et, tavuk, balık yahut etli zerzevat yemeği gibi) geçilirse hazımsızlık, şişkinlik yaşanmaz. İftar öğününde kan şekerini istikrarlı olarak yükseltecek besin seçimleri yapılmalı. Örneğin pirinç pilavı, beyaz ekmek üzere sindirim sistemini berbat etkileyecek glisemik indeksi yüksek tercihler yerine bulgur pilavı, tam tahıllı ekmek yahut kepekli makarna üzere sağlıklı seçimler yapılmalı.”
Olcay Barış, ağır şerbetli tatlılar yerine iftardan 2 saat sonra meyve yahut sütlü bir tatlı tercih etmenin daha sağlıklı olacağını belirterek kelamlarını noktaladı.