Güçlü Türk ordusu için teknolojik üretim yapılması gerektiğini söyleyen Erciyes Teknopark İdare Şurası Lider Vekili Prof. Dr. İbrahim Narin, “Daha çok insan gücüne dayalı olarak yapılan savunmalar ya da savaşlar, günümüzde yerini teknolojik sistemlere bırakmakta ve radar, hava savunma sistemleri, insansız hava araçları, zırhlı araçlar savaş ve savunmada çok kıymetli bir hale gelmiştir. Ülkemiz bulunduğu jeopolitik pozisyon nedeniyle güçlü bir orduya sahip olmak zorunluluğunda. Bu hepimizce malum yıllardır etrafımızda terör olayları ve savaşlarla uğraşmak durumundayız. Güçlü ordu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin teknolojik sistemlere sahip olmasıyla lakin mümkün. Yalnızca teknolojik sistemlere sahip olmak da kâfi değil, bunu kendimizin üretmesi gerekiyor. Aksi takdirde bunlara ulaşmanız çok mümkün olamayabiliyor. Cumhuriyetimizin 100. yılında yapılan bu toplantının yeni iş birliklerine vesile olmasını diliyorum” dedi.
TUSAŞ Sanayi Geliştirme Şefi Emrah Ekri, faaliyet alanlarının 5 ana kümede gerçekleştiğini söyleyerek, “Şirketimiz 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı’nın sonuçlarıyla birlikte kurulan TUSAŞ Türk Uçak Sanayi Anonim Paydaşlığı ve bundan yaklaşık 10 yıl sonra 1984 yılında Amerikan F-16 uçaklarının ülkemizde üretilmesi için kurulan TAİ şirketlerinin 2005 yılında birleşmesiyle sonuncu kurulumunu tamamlamış durumda. 2005 yılında TUSAŞ şirketin yurtdışı paylarını satın aldı ve yüzde 100 yerli ve ulusal bir şirkete ulaştı. Biz aslında 5 ana küme üzerinde faaliyet gösteriyoruz. Bunlar uçak, helikopter, insansız hava aracı, uzay sistemleri ve yapısal olarak tanımlanmakta. Uçak kümesinde bizim birinci yerli ve ulusal eserimiz olan Hürkuş var. Hürkuş hali hazırda seri üretimi devam eden bir uçak ve yurtdışına da ihracatlarımız Nijer ve Çad ülkesine gerçekleşti ve başka ülkelerle de mutabakatlarımız sürmeye devam ediyor. Kamuflajlı versiyonu ise Hürkuş’un silahlı versiyonu. Tıpkı vakitte Hürkuş silahlı olarak da verilebiliyor” dedi.
“Milli Muharip Uçak, 18 Mart’ta hangardan çıkacak”
En değerli projelerinden olan Ulusal Muharip Uçak Projesi’nde 18 Mart’ta hangardan görücüye çıkılacağını söyleyen Emrah Ekri, “Hürkuş’un birinci olarak ortaya çıkışı temel eğitim uçağı aslında fakat hem silahlı kuvvetlerimizin hem de dış ülkelerin gereksinimleri doğrultusunda silahlı versiyonları da kullanıma açılmış durumda. Bir de Hürjet var, bu bir jet eğitim uçağı ve aslında dünyada bu sınıfta kendisinin tek örneğini sergileyecek diyebiliriz. Hürjet’in birinci prototip üertimi tamamlandı ve bu yılın ikinci çeyreğinde inşallah birinci uçuşunu da gerçekleştirecek. Birde bizim en kıymetli projelerimizden olan ülkemizin F-35 uçaklarında Amerika ile yaşadığı uyuşmazlık sonucu daha da değer kazanan Ulusal Muharip Uçak Projesi. Bu projemizdeki birinci prototip üretimi tamamlandı. 18 Mart’ta hangardan çıkış ve motor çalıştırmayla uçağımızı görücüye sunacağız. Daha sonra kademe kademe geliştirerek 7 prototip daha üretip 2030 yılında tam olarak Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine girmesini hedefliyoruz” sözlerini kullandı.
“Gelecek yıllarda stratejik değere sahip husus başlıklarını tek çatı altında topluyoruz”
İlerleyen yıllarda Türkiye açısından stratejik ehemmiyete sahip mevzu başlıklarını Aselsan Araştırma Merkezi çatısı altında topladıklarını söyleyen ASELSAN Ar-Ge İş Birlikleri Koordinatörü Fazilet Can Özdemir, “Devlet büyüklerimiz bir ortaya gelerek milletlerarası arenada tam bağımsız ve güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti’nin lakin yerli ve ulusal savunma endüstrinin geliştirilmesi sonucu mümkün olabileceği kanaatine varmışlardır. Aselsan’ın kuruluş kıssası de budur. Aselsan 1975 yılında alınan kararla Ankara Necatibey Caddesi’nde bir apartman dairesinde faaliyetlerine başladı.
Zamanla yapılan Ar-Ge yatırımları sonucu mühendislere verilen eğitimler, yurtdışından birinci başlarda lisans satın alınarak yatırımı gerçekleştirilen telsizler ve vakit içerisinde birçok savunma alanında, savunma elektroniği alanında geliştirdiği eser ve sistemlerle bugün itibariyle dünyanın önde gelen savunma sanayi şirketleri ortasında yer almıştır. Günümüz itibariyle Aselsan’ın toplam paylarının yaklaşık olarak yüzde 74’ü Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’na aittir. Yani 1975 yılında Aselsan kurulurken, kurmak için gereken fonlama, aziz istekli Türk Milleti’nin bağışlarıyla toplanmıştır. Bütün Ar-Ge yatırımlarını ve Ar-Ge projelerini tek bir merkezi yapıda toplama kararı alan Aselsan, Ar-Ge İdaresi Genel Müdür Yardımcılığı’nı 2021 yılında kurdu. Biz bütün memleketler arası gelişmeleri göz önünde bulundurarak önümüzdeki yıllarda ön plana çıkması olası teknolojik gelişmeler alanında araştırmalar yapan akademisyenle, endüstriciler ve Aselsan çalışanı olarak araştırmacıların bir ortaya geldiği Aselsan Ar-Ge İdaresi Genel Müdür Yardımcılığı’nı en son Ar-Ge metodolojilerini kullanarak yapılandırmış bulunuyoruz. Muhakkak başlı bahis başlıklarını bilhassa de ülkemizi önümüzdeki yıllarda stratejik ehemmiyete sahip olacak ülkemizin menfaatleri açısından da bahis başlıkları altında toparladığımız Aselsan Araştırma Merkezi çatısı altında topladığımız araştırma müdürlükleri olarak kurgulamış bulunuyoruz” dedi.
Savunma Sanayi Alt Sistemler Çalıştayı’nın öğlenden sonraki kısmında da ikili iş birliği görüşmeleri organize edildi. 100’den fazla ikili iş birliği görüşmesi ile tanışma toplantıları gerçekleştirildi. Erciyes Teknopark Konferans Salonu’nda düzenlenen çalıştaya, Erciyes Teknopark İdare Konseyi Lider Vekili Prof. Dr. İbrahim Narin, Erciyes Teknopark Genel Müdürü Serhat Dalkılıç, TUSAŞ Sanayi Geliştirme Şefi Emrah Ekri, ASELSAN Ar-Ge İş Birlikleri Koordinatörü Fazilet Can Özdemir, Aspilsan Tedarik Mühendisi Venhar Tural ve yatırımcılar katıldı.